MİKROBİYOTA, PROBİYOTİK, PREBİYOTİK, POSTBİYOTİK
2000’li yıllardan sonra, tıp alanında en çok araştırma yapılan ve arştırma yapıldıkça insan sağlığı için çok daha önemli olduğu anlaşılan bir konu mikrobiyota ve probiyotikler.
Bu alanda yapılan araştırmalar ve yayımlanan makaleler sonucunda hayatımıza birçok yeni kavram girdi. Genel olarak herkesin bir yerlerden duyduğu, kıyısından köşesinden fikir sahibi olduğu ancak ben de dahil tam olarak bilmediğimiz bu kavramları açıklamaya çalışacağım.
Mikrobiyota:
Mikrobiyota tanım: İnsan vücudunda yaşayan, hastalık yapmayan, vücudumuzdaki sistemlerle özellikle bağışıklık sistemiyle sürekli etkileşim halinde olan tüm mikroorganizmalar. Öncelerden ”Normal Flora” dediğimiz kavramın yerine, artık ”Mikrobiyota” terimi kullanılmakta.
İnsan Holobiont bir canlı, yani insan bedeni, üzerinde birçok mikroorganizmanın yaşadığı bir ekosistem. Insan bedeninde kendine ait hücre sayısının yaklaşık 10 katı kadar yaşayan mikroorganizma var. İnsanlarda bulunan bu mikroorganizmaların tamamına “mikrobiyota”, mikroorganizmaların genomuna “mikrobiyom” adı verilmektedir.
İnsan, kabaca %10’u insan hücresi, %90’ı insan bedenine yerleşmiş mikrobiyal hücrelerden oluşan bir süperorganizmadır. İnsandaki gen sayısı 35.000, bakteriyel genom sayısı ise 2 milyondan fazladır. İnsan vücudunda yerlemiş bakterilerin yüzey alanı 400 m2 (tenis kortu kadar), bakteri kitlesi ise yaklaşık 1.5–2 kg’dır.
Insan vücudunun her yerinde mikrobiyota vardır. En kalabalık mikrobiyota kalın barsakta, ikinci sırada ağız içinde bulunur. Sağlıklı bireylerde çok sayı ve çeşitte mikroorganizma içeren mikrobiyota, doğumdan hemen sonra doğal yollardan yerleşerek oluşmaya başlar. Beslenme, genetik yapı, yaş ve yaşanılan coğrafik bölgeye göre değişiklik gösterir.
Bağırsak
mikrobiyotası fizyolojik, metabolik ve bağışıklık sistemimiz
üzerinde oldukça karmaşık ve aktif görevler üstlenmektedir.
Bağırsak bakterileri tarafından gerçekleştirilen birçok
kimyasal reaksiyon önemli rol oynar. Bu sayede insanın kendi başına
sindiremediği bileşikler bakteriler tarafından sindirilir.
Bu
durum bizlerin daha geniş yelpazedeki gıdalardan faydalanmamıza
olanak sağlamaktadır. Bağırsak mikrobiyotası bağışıklık
sisteminin oluşması, gelişmesi için de önemlidir. Gelişen
bağışıklık sistemi yararlı ve zararlı bakterileri birbirinden
ayırt etmeyi öğrenir. Yararlı bakterilere tolerans gösterirken
hastalık oluşturanlara karşı savunma yanıtı verir. Bağırsak
bakteri florasının ideal yapısı sağlıklı yaşamın ana
unsurlarındandır. Bağırsak mikrobiyotasının uyku düzenini, ruh
halini ve diğer bazı davranışları etkilediğini kanıtlayan bir
çok bilimsel çalışma mevcut.
Barsak mikrobiyotasının en çok etkileşimde olduğu sistem immün sistemdir (bağışıklık sistemi). Doğumdan itibaren mikrobiyotayı oluşturan bakteriler olmasaydı, immün sistemimiz gelişemezdi.
Probiyotik:
“Yeterli miktarda alındıklarında insan mikrobiyotasının özelliklerini geliştirerek, insan sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalar” olarak tanımlanmaktadır.
Prebiyotik:
”Probiyotik özellikteki mikroorganizmaların çeşidini ve/veya aktivitesini olumlu yönde etkileyerek, bireyin iyi olma hali ve sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan besin bileşenleri” prebiyotik olarak tanımlamaktadır. Probiyotik bakteriler prebiyotikleri enerji kaynağı olarak kullanarak çoğalmaktadırlar.
Fruktooligosakkaritler (FOS), inülin ve galaktooligosakkaritler en çok bilinen prebiyotikler olup doğal kaynakları arasında muz, elma, çilek, enginar, kuşkonmaz, soya fasulyesi, tam buğday, arpa, keten tohumu, badem ve ceviz yer almaktadır.
Yoğurt ve kefir probiyotik değil, prebiyotiktir. Yoğurt ve kefir içinde probiyotik bakteriler mevcut ama mide asidi bu bakteri öldürür, bu bakteriler barsaklara ulaşamaz. Yoğurt ve kefir içindeki probiyotik bakteriler barsaklara ulaşamasa da, yoğurt ve kefir prebiyotik olarak çok yararlı besinlerdir ve barsaklarda bulunan probiyotik bakterilerin (iyi huylu bakterilerin) çoğalmasını sağlar.
Postbiyotik:
Postbiyotikler, probiyotik bakterilerin ürettiği ve sağlığımıza önemli katkı yapan metabolik yan ürünleridir.
Sinbiyotik:
Hem probiyotik hem de prebiyotik özelliği olan besinlerdir. En iyi sinbiyotik besin anne sütüdür.
Disbiyozis:
İnsan vücudunda bulunan mikrobiyotanın hastalık ve antibiyotik tedavisi gibi çeşitli nedenlerle bozulmasına ”DİSBİYOZİS” denir. İntestinal disbiyozisin yani normal barsak mikrobiyotadaki bozulmanın birçok rahatsızlık ve hastalıkla ilişkili olduğu kanıtlanmış.
İntestinal disbiyozisle ilişkili en bilinen hastalık antibiyotik kullanımı sırasında oluşan ishaldir. Ancak bunun dışında intestinal disbiyozisle ilişkili birçok hastalık var.
İntestinal Disbiyozis ile İlişkili Hastalıklar
- İshal
- Kalp hastalıkları
- Karaciğer hastalıkları ve kanseri
- Sinir sistemi; depresyon, uyku bozukluğu, parkinson, alzhimer
- Böbrek enfeksiyonları
- Akciğerlerde; astım ve tüberküloz
- Obezite
- Diyabet (şeker hastalığı)
İyi ve Güçlü Bir Mikrobiyotaya Sahip Olmanın Yolları
- Normal vajinal doğum yapmak, mikrobiyota için sezaryan doğuma göre çok daha sağlıklı
- Anne sütü: bebeğin ilk aldığı besin mutlaka anne sütü olmalı ve ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmeli. Anne sütü simbiyotik (hem probiyotik hem prebiyotik) bir besindir.
- Beslenme alışkanlığına dikkat edilmeli, Akdenzi tipi beslenem en iyi beslenme türüdür.
- Gereksiz antibiyotik kullanılmamalı, disbiyozisin en önemli nedeni antibiyotiklerdir.
- Antibiyotik almak zorunda olduğunuzda doktorunuza danışın, doktorunuzun önerdiği probiyotiği, doktorunuzun önerdiği miktarda ve sürede kullanın.
Probiyotiklerin Tedavilere Ek Olarak Kullanıldığı Hastalıklar
- Bazı kanserler
- Kalp hastalıkları
- Depresyon
- Karaciğer yağlanması
- Enfeksiyon hastalıkları
- İshal
- İltihabi barsak hastalıkları (ülseratif kolit ve crohn hastalığı)
- Allerjik hastalıklar
- Astım
- Otoimmün hastalıklar
- Obezite
*** Doktor önerisi olmadan kullanmayın
Son günlerde çok popüler bir konu, malesef bu populerliği kötüye kullanan bir çok kişi ve firmalar mevcut. Denetim dışı, merdiven altı üretim tabir edilen ve diğer ürünlere kıyasla biraz daha ucuz olan ancak yararlı hiçbir etkinliği olmayan ürünler mevcut.
Probiyotiklerle İlgili Önemli Hatırlatmalar
- Probiyotikler her derde deva ilaçlar değildir.
- Her probiyotik olduğunu ittia eden ilaç probiyotik değildir.
- Probiyotiklerden, bilinen firmaların ürettiği, içerdiği bakteri çeşidi ile ilgili bilimsel çalışma yapılmış olanı tercih etmek gerekir bu konuda doktorunuza danışın.
İyi Bir Probiyotiğin Özellikleri (Doktorunuza Danışın)
- Canlı bakteri içermeli ve barsaklarda kolonize olmalı
- En az 10⁹-10¹² CFU canlı mikroorganizma içermeli
- Patojenik faktör içermemeli
- Fenotipik ve genotipik özellikleri belirlenmeli
- Güvenilir olmalı, antibiyotik direnç genleri çalışılmış olmalı
- Barsak mikrobiyotası ile uyumlu olmalı
SAĞLIKLI VE MUTLU GÜNLER.
UZ. DR. DÜNDAR YAYKIRAN
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
https://www.instagram.com/uz.dr.dundaryaykiran/
Facebook.com/ Uz. Dr. Dündar YAYKIRAN
YouTube.com/ Uz. Dr. Dündar YAYKIRAN
Twitter.com/Uz. Dr. Dündar YAYKIRAN