KUCAĞA ALMA MESELESİ
BEBEK KUCAĞA ALINMALI MI, ALINMAMALI MI?
Bebekleri kucağa almak konusunda pek çok anne babanın kafası karışık. Buna neden olan inanış da sık sık kucağa alındığında buna alışacağı hatta şımaracağıdır. Bu inanış doğru değildir, bebeklerin özellikle ilk aylarında sebepsiz görünen ağlamalarında mutlaka kucağa alınması gerekir.
Bebekler yeni doğdukları günlerde sık sık ağlar, bu ağlamaların bir kısmı bize nedensizmiş gibi gelebilir. Fakat bebekler çoğunlukla ihtiyaçlarını belirtmek için ağlar ve bu onların iletişim kurma yöntemidir.
Çocuk psikoloji uzmanları, doğum sonrası bebeğin belli bir süre anneyle çok yakın ve iç içe bir yaşam geçirmesi gerektiğini belirtiyor.
Özellikle ilk defa anne-baba olan ebeveynlerin bu ağlamaların nedenlerini bulmakta ve uygun çözümleri oluşturmakta başlangıçta oldukça zorlanması normaldir. Bu süreç biraz da deneme-yanılma yöntemiyle öğreniliyor. Bebeğini tanımaya başlayan anne-babaların zamanla telaşları azalıyor. Ilk 2 yaş, ‘bırakalım ağlasın’ dönemi değildir. Bu dönem temel güvenin oluştuğu dönemdir.
Temel Güven Duygusu Önemlidir
Temel güven duygusu; bebeğin ilk yıllardaki (özellikle ilk 2 yaş) yaşantısından elde ettiği deneyimlere dayanarak, diğer insanlara ve dış dünyaya yönelik geliştirdiği güven duygusudur. Temel güven duygusu gelişmiş bebekler, gelecekte özgüvenli ve diğer insanlarla etkili iletişim kurabilen bireyler olurlar.
Bir bebek ilk dünyaya geldiğinde tüm algıları kendisine dönüktür. İsteklerini ağlayarak dile getirir. Bu istekler karnının doyurulması, altının temizlenmesi ve ortam sıcaklığının ayarlanmasıdır. Bu dönemde dış dünyaya kapalı olan bebek için isteklerinin doyurulması kadar, bu isteklerin düzenli yapılması ve sürekli yapılması önemlidir. Bu düzen ve süreklilik daha ilerideki dönemlerde gelişimi için önemli olan “temel güven duygusu”nun gelişmesini sağlar.
Anne kendini rahat ve huzurlu hissediyorsa, bebeğin ihtiyaçlarını karşılayabilmek konusunda zaten doğal bir süreç yaşanacaktır. İhtiyaçları karşılanan bebek daha huzurlu ve sakin olur. Bebek için önceleri çok yeni ve anlaşılmaz, belki de tehlikeli gibi görünen dünya, annenin bakımı ve sevgisi sayesinde yavaş yavaş güvenli bir yere dönüşmeye başlar. Böylece temel güven duygusu oluşur. Temel güven duygusu geliştikçe ve sakinledikçe başlangıçta belki de sürekli kucak isteyen bebek artık ayrı kalmaya daha çok dayanabilmeye başlar. Çünkü artık bilir ki tekrar ihtiyacı olduğunda anne ihtiyacını karşılayabilmek üzere yanında olacak.
Temel güven duygusu gelişen bebek yavaş yavaş anneden ayrı daha fazla zaman geçirir. Etrafının farkına varmaya başlar. Gülümsemeye, emeklemeye, yürümeye, dünyayı keşfetmeye başlar. Anne, önceden her ağladığı anda kucağına alırken, artık ocaktaki yemeğinin altını söndürebilmek için belki de bebeğinin bir iki dakika sızlanmasına izin veriyor olabilir. Bu dönemde bebeğin mizacı da çok önemlidir, ancak bebek ne kadar zor sakinleşen bir bebek de olsa annenin gösterdiği ilgi ve bakım sayesinde zor bir bebeğin bile zaman içinde anneyle arasında bir uyum oluşabilir. Anne bebeğine, bebek de annesine uyum sağlar. Zamanla anneler bebeklerinin ne zaman neden ağladığını, ağlama şekillerinden ve ses tonlarından anlamaya başlar.
Kucağa Alışır Mı?
Kucaklanma ve dokunma, hem duygusal zeka hem de dil gelişimi gibi nöro-psikiyatrik gelişimde çok önemlidir. Bebekler özellikle ilk aylarda ağlamalarına tutarlı ve sevgi dolu bir şekilde cevap almalı. Sizin onu kucaklamanız, dokunuşunuz, onu beslemeniz, bebeğinize ilgi ve dikkat göstermeniz ona yeni tanıştığı dünyanın sevgi dolu, güvenli, iyi bir yer olduğunu gösterir. Bebeklerin özellikle ilk aylarda her ağladığında kucağa alınması gerekir, onların yaşama güvenle sarılabilmeleri için kucaklanmaya, ten temasına gereksinimleri var.
Bebeklerde kucağa alışma durumu söz konusu değildir. Bebekte temel güven duygusu geliştikçe zamanla kucaklanma ihtiyacı da azalacaktır.
Annenin bebeği ağladığında; onun neye ihtiyacı olduğunu anlaması ve bu ihtiyacını karşılaması, aralarındaki ilişkiyi güçlendirir. Bebeğin annesi ile kurduğu bu ilk ilişki, sonraki yaşamında başka kişilerle olan ilişkileri için de bir örnek oluşturur. Bebeğin dünyaya geldiği ilk 1-2 ayda bebek için yalnızca kendisi vardır. Bu aşamada bebek kendisi ve annesi arasında ayrım yapamaz. Yani bebek için annesi ve kendisi bir bütündür. Anne ve bebek arasındaki bu iç içe olma hali, bebeğin temel güven duygusunun gelişimi için çok önemlidir. Bu dönemde annenin bebeğin bu ihtiyacının bilincinde olması ve bebekten uzun süre ayrı kalmaması gerekmektedir. İhtiyaçlarının karşılanması yoluyla annesi ile bir ilişki kuran bebek, zamanla annesini fark etmeye başlar. Bebek yaklaşık 4 aylık olduktan sonra yavaş yavaş kendisini annesinden ayrı bir varlık olarak görür. 7. ay ile birlikte, bebekler kendileri dışındaki dünyaya daha fazla ilgi duymaya başlarlar. Bu dönemde bebek annesini diğerlerinden ayırt eder. Bebekte annesi dışındaki kişileri yabancılama durumu oluşur. Yaklaşık 9 aylık olduğunda bebek daha hareketli olmaya, anneden ayrılıp emeklemeye ve yürümeye başlar. 14 ayla birlikte anneden ayrılan ve dış dünyayı keşfeden bebek, annesi kendisinden uzun süre ayrıldığında annesinin yok olduğunu zanneder. Bu onu çok kaygılandırır. 1.5-2 yaşları arasındaki dönemde bebek, yeniden annesine yapışmaya başlar. 2 yaş ile birlikte çocuğun duygusal gelişimi artar ve annesinden daha rahat ayrılabilir.
Belli Bir Formülü Yok
Kucağa alma davranışında bebeğin mizacı önemli bir etmendir. Her bebek birbirinden farklı bir mizaçla dünyaya gelir. Buna bağlı olarak her anne çocuk ilişkisi de birbirinden farklıdır. Bu sebeple tüm bebekler için geçerli net bir kucakta tutma süresi belirlemek yanlış olacaktır. Burada bebeğin ihtiyacını gözlemleyerek hareket etmek gerekir. Her bebek ve her annebebek ilişkisi birbirinden farklı, önemli olan bunu bebeğin ihtiyacını karşılayacak düzeyde yapmak.
Öyleyse biz ne yapacağız? Kucağa alalım mı almayalım mı? Her bebeğin ebeveyni ile kurduğu ilişki ve gelişimi bu süreci belirliyor. Annelerin bebeğin ihtiyaçlarını anlaması ve zamanında karşılamasıyla birlikte temel güven duygusu gelişen bebeklerin daha az kucakta olmayı ister. Rahat ve sevgi dolu yaklaşımlar bebeğin anneyi daha az aramasına dolayısıyla daha az ağlamasına yol açar. Bazı bebekler dokunmaya ve ilgiye daha fazla ihtiyaç duyabiliyor. Bu tarzdaki bebeklerin kucağa alınması ama rahatladıktan sonra tekrar bırakılması doğru yaklaşımdır. Göz temasının kurulabileceği bir alanda bulunmak da bebeklere iyi geliyor.
Bütün
bunları dikkate aldığımızda her bir bebek için şu kadar dakika
kucağa alınmalıdır gibi tek bir formül bulunmadığını
görüyoruz. Kimi bebek sürekli kucakta tutulmak ister, kimi bebek
ise daha fazla ayrı kalabilir. Eğer bebeğin psikolojik gelişimi
yolunda gidiyorsa zaman geçtikçe daha az kucak isteyeceğini
bekleriz.
Çocuğun içinde bulunduğu gelişim aşaması da,
kucakta tutulan süre açısından dikkate alınmalıdır. Yeni
doğmuş bebeklerin daha fazla kucakta olmaya ihtiyaç duyması
normaldir. Bebek büyüdükçe ve ihtiyaçlarının karşılanması
sonucu temel güven duygusu geliştikçe, yavaş yavaş anneden
bağımsız hareket etmeye başlar. Kucakta geçirdiği süre de
kısalır. Böylece ilk aylarda annesinin kucağında çok uzun vakit
geçiren bebek, yavaş yavaş daha uzun süre anneden ayrı
kalabilmeye başlayacaktır. Bu sebeple anneler bebekte temel güven
duygusunu geliştirmek için, ilk aylarda bebeğini daha uzun süre
kucakta tutmaktan çekinmemelidir.
Bebekler yaklaşık 7 ay
civarında annesi dışındaki kişileri yabancılamaya başlarlar.
Bu da bebeklerin kucakta geçirdiği sürenin artmasına sebep
olabilir. Bunun normal gelişimin bir parçası olduğu ve geçici
bir dönem olduğu unutulmamalıdır.
1,5-2 yaş arasındaki dönemde bebek, önceki döneme kıyasla annesine daha fazla yapışır. Bu dönemde de daha fazla kucakta kalmak istemesinin normal olduğu hatırlanmalıdır.
Ağlayan Bebeği Sakinleştirme Önerileri
Bazı anneler bebekleri ağladığında, onları susana dek yalnızlığa terk ederek onları terbiye ettiklerini düşünüyor. Ağladıklarında yanlarına kimsenin gelmediğini gören bebeklerin, bir süre sonra ağlamaktan vazgeçtikleri doğru ancak bunun doğurduğu olumsuz sonuçlar sözde getirilerinden çok daha fazla. Anne karnında 9 ay boyunca tüm ihtiyaçlarını karşılayan annenin, dışarıdaki dünyada kendine uzak olduğunu görmek, bebeğin yeni hayatına adapte olmasını hayli zorlaştıracağı gibi ebeveyniyle ilişkisine de zarar veriyor. Küçük bebeğiniz ağladığında onu tam olarak ne zaman kucağınıza almanız gerektiği konusunda, ikilemde kalmanıza lüzum yok. Onu sakinleştirecek yolların hepsini deneyin. En sonunda en çok işe yarayanını keşfetmiş olacaksınız. İhtiyacı olduğunda yanında olmanız, ilk denemede en etkili yolu bulmanızdan çok daha önemli.
İşte bebeğinizi rahatlatacak öneriler:
- Bebeğiniz ağladığında yapmanız gereken tek şeyin onu bir an önce susturmak olduğunu düşünmeyin. Önce neden ağladığını bulmaya çalışarak, aranızdaki iletişimin en sağlıklı şekilde kurulmasını sağlayın.
- Oyalanması için karyolasının üzerine sesli, müzikli, hareket eden bir oyuncak asın.
- Ağlamadığı zaman kucağınıza alarak sevin.
- Dikkatini farklı bir noktaya çekerek sakinleştirin.
- Kucağınıza almadan yattığı yerde sırtını okşayarak, bebek masajı yaparak rahatlatmaya çalışın.
- Kısık sesle müzik çalın, ninni söyleyin.
- Kucakta veya salıncakta sallayın.
-
Sevdiği
ve ilgi duyduğu bir objeyi gösterin.
SAĞLIKLI VE MUTLU GÜNLER.
UZ. DR. DÜNDAR YAYKIRAN
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
https://www.instagram.com/uz.dr.dundaryaykiran/
Facebook.com/ Uz. Dr. Dündar YAYKIRAN
YouTube.com/ Uz. Dr. Dündar YAYKIRAN
Twitter.com/Uz. Dr. Dündar YAYKIRAN